Üstad Necip Fazıl ne güzel
ifade edivermiş ölümü dizelere aktarırken:
Ölüm güzel şey, budur perde ardından
haber
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü
Peygamber...
Gözleri yaşartan, gönülleri üzen ölüm, bir
gerçek hiç kuskusuz. Her doğan bir gün ölecek elbet. Ama, ölümün acısına
dayanmak da kolay değil tabii... Ölümü de yaratan yüce yaratıcı "Her
canlı ölümü tadacaktır.", buyurmakla, bütün canlıların mutlak suretle
bir gün ölümle yüz yüze geleceğini ve nihayetinde dünya hayatına veda ederek,
gerçek aleme irtihal edeceğini bizlere hatırlatmaktadır.
İşte, Yozgat`ta son bir ay içerisinde
şahit olduğumuz iki ölüm..., Aramızdan ayrılan iki önemli şahsiyet,
Yozgatlıları ve Yozgat`ta yaşayanları derinden üzen iki ölüm. İki değerli ve
değeri unutulamayacak iki ilim adamını kaybettik. Birisi Yozgat`ın yetiştirdiği
din adamlarından müftü Nasuf YAYLAGÜL...
Diğeri yine Yozgat`ta yetişen
edebiyat dünyasının sevilen ve aranan ferdi, Türkçe öğretmeni Ruhi
BAKIR...
Bir çok ilçelerde müftülük yapmış, son
olarak da Yozgat İl müftü yardımcılığı görevini deruhte eden Nasuf
Yaylagül`ün, düçar olduğu kanser hastalığına bağlı ölümü, sevenlerini
Yozgat`ın en merkezi ve en büyük cami olan "Çapanoğlu Büyük Camii"
nde buluşturdu. Göz yaşları, dualar birbirine karıştı....
Yine bir çok okulda
Türkçe öğretmenliği yapmış, idarecilik hizmetlerinde bulunmuş ve son
olarak da Yozgat Merkez Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesi Müdürü olarak görev
yapan Ruhi Bakır`ın, şeker hastalığına bağlı ölümü yine aynı
mekanda buluşturdu sevenlerini... kadir kıymet bilenleri....
Bu iki önemli şahsiyetin ardından
"yazı yazmak" bilmem haddimize mi? diye sorguladım
doğrusu kendimi. Acaba yanlış mı yaparım, sürç-i lisan mı ederim
diye hayıflandım. Zira, birisi din adamı, diğeri edebiyat üstadı. Öyle
ya, yakınen tanıyan ve zaman zaman görüşlerine, derin ve kıymetli mesleki
bilgilerine başvuran, fetvasına muhtaç olan birisi olarak, bu iki değerli
insanın ardından yazı yazmam, edebi ve dini açıdan "ya hata yaparsam"
la karşı karşıya bırakmadı değil doğrusu.
Merhum Nasuf Hoca, kendisini
Şam`da yetiştirmiş, ilim tahsil etmiş, tefsir ve hadis ilimleriyle
mücehhez biri....
Merhum Ruhi Hoca;
edebiyatla haşir-neşir olmuş, öğrenci yetiştirmiş, dilimizi sevdirmiş,
şiir ve edebi ağırlıklı kültürel faaliyetlerde bulunmuş, bu amaçlı
STK ların yönetim organlarında yer almış kıymetli bir eğitimci, gönül
adamı...
Her ikisinin de ortak yanı var tabi ki, mütevazı, bilgi paylaşımında cömert
ve alanında akil insan.
....ve onların seveni olarak bizlere düşen vazife; dua etmek......Allah
mekanlarını cennet eylesin, taksiratlarını affeylesin. Tabi ki ölüm Hak
ama göz yaşları da kaçınılmaz. Kalp görevini yapar hüzünlenir. Emr-i Hak
vaki olunca kaçınılmaz bir gerçek olan "İnna Lillahi ve inna
ileyhi râciûn" emrine (Muhakkak ki Allah`a aidiz ve O`na
döneceğiz) ferman-ı ilahisine de teslim olmalıyız.
Kim bilir, Yozgat`ın diyanet
camiasının değerli mensubu Nasuf hoca`nın adı, bir kuran kursu`nda, eğitim
camiasının kıymetli ferdi Ruhi hocanın adı da, bir okulda yaşatılır, unutturulmaz
sevenlerine....Takdir sayın İl Milli Eğitim Müdürü Saim Kuş`un, İl
Müftüsü sayın Ahmet POÇANOĞLU`nun, dahası; Yozgat`ın
sevilen ve hamiyetperverliğiyle gönüllere taht kuran başarılı
valisi sayın Abdulkadir YAZICI`nın....
Ruhun şâd olsun Nasuf hocam....
Ruhun şâd olsun Ruhi hocam...
Nasuf hocam: Bu yazıyı kaleme alırken
dini açıdan günah sayılabilecek bir hata yaptımsa mazur gör lütfen...
Ruhi hocam: Bu yazıyı
yazarken, edebi açıdan bir hata yapıp Türkçe dil kurallarını ihlal ettimse
mazur gör lütfen...
...Tereciye tere satmak haddimiz
değil efendim...Huzurunuzda ter döküyorum...